Ülkelerin zenginliği ve gelişmişliği, ne yeraltı ne de yer üstü kaynaklarının çokluğu ile alakalıdır. Toplumların huzurunu, mutluluğunu ve gelişmişliğini belirleyen en temel unsur, sahip oldukları insanların, kalitesi, niteliğidir. Bir toplum, ne kadar çok hayırsever, cömert, birbirinin yardımına koşan, merhametli, geçim ehli, çalışkan, dürüst insana sahipse o kadar ileri ve gelişmiş bir toplumdur. Bunun aksine bu tür insanlara ne kadar az sahipse de o derecede geri kalmış bir toplumdur. Yaşadığımız Dünyayı incelediğimizde bunu rahatlıkla görebiliriz. Yer altı kaynakları itibari ile çok zengin olan ülkelerin, yetişmiş insan kalitesinde aynı zenginliğe sahip olamadıkları için yeterince gelişemedikleri bilinmektedir. Yine aksine yeraltı kaynakları itibariyle yeteri kadar zengin olmayan bazı ülkelerin, insanlarını iyi yetiştirmeleri dolayısı ile gayet gelişmiş imkanlara sahip olduklarına da şahit olmaktayız. Buradan hareketle rahatlıkla şunu söyleyebiliriz; yer üstündeki insanın iyiliği, kalitesi, yer altının iyiliğinden çok daha önemlidir. Petrolünüz olmayabilir ama iyi yetişmiş insanlarınız varsa çok daha kıymetli bir şeye sahipsiniz demektir. Peki iyi insan olmak nasıl mümkün olacak? Bunu nasıl başaracağız? Şu iki konuda dikkatli olmamız, bu hedefe varmada bize önemli mesafeler aldıracaktır. İyi olmak için; iyilerle birlikte olacağız ve iyilik yapacağız.
İyilerle birlikte olmak.
İyi bir insan olma yolculuğundaki en önemli adımlardan biri iyilerle birlikte olmak, iyiler kervanına katılmaktır. İnsan doğası itibariyle etkilenmeye çok açık bir varlıktır. Birlikte olduğu kişilerin huyundan suyundan etkilenir ve ona benzemeye başlar. Hatta kültürümüzde bununla ilgili pek çok atasözü de mevcuttur: Üzüm üzüme baka baka kararır, kır atın yanında duran ya huyundan ya suyundan, kör ile yatan şaşı kalkar gibi. Bu sözler de bize çok açık göstermektedir ki; insan, insanın rengine bürünür. Yanında olduğumuz, vaktimizin büyük çoğunluğunu birlikte geçirdiğimiz insanlar gibi oluruz zaman içerisinde. Eğer bu insanlar, çalışkan ise çalışkan, cömertse cömert, dürüstse dürüst olacağımız gibi tembel ise tembel, cimri ise cimri, yalancı ise yalancı olma ihtimalimiz de çok yüksek olacaktır. Gül kokan bir kişinin yanında bulunan mutlaka gül kokacaktır. Fakat is kokan, kötü kokular kokan bir kimsenin yanında bulunan kimseden de maalesef kötü kokular yükselecektir. Bunun için ne yapıp edip iyilerle birlikte olmanın yolunu bulmalıyız ki biz de onlar gibi olalım. Bu her zaman her an mümkün olmuyorsa vaktimizin önemli kısmını o tür kimselerle değerlendirmeye gayret etmeliyiz. Onları arayıp bulmalıyız. Onlarla dostluklar geliştirmeliyiz. “Neyi arıyorsan o sun sen” diyor ya Mevlana hazretleri. Aslında bizim iyileri arama gayretimiz, çabamız bile onlardan biri gibi olmamızı sağlayacaktır.
İyilik yapmak
Peki iyilerle birlikte olduk ama iyi olduk mu? Elbette çok önemli bir adım atmış oluyoruz fakat şimdi sıra geliyor ikinci önemli adımı atmaya. İyilik yapa yapa, insanlık için fayda üreteceğimiz çalışmalarla meşgul ola ola kendimizin de çevremizin de iyiliğine katkı sağlamış olacağız. Bu yönümüzü geliştirme adına somut adımlar atmak çok önemli. Mahallemizdeki okulumuzdaki ailemizdeki herhangi bir kimseyle ilgili olabilir bu adımlar. Mesela annemize babamıza, güzel sözler söylemek, kardeşimizin ihtiyaç duyduğu herhangi bir konuda ona yardımcı olmak. Kovid sürecinde hasta olan komşularımızın, yemek ve ihtiyaç malzemelerini kapılarının önüne koymak için arkadaşlarımız ile birlikte organizasyon gerçekleştirmek. Doğal kaynakların daha verimli kullanımı için okul toplumunun duyarlılığını artıracak sunum, etkinlik, afiş tarzı çalışmalar yapmak. Dikiş, tasarım, teknoloji gibi alanlarda yapmış olduğumuz güzel çalışmaları, arkadaşlarımızın da yapmasını sağlayacak mini atölyeler açmak. İşte saydığımız bu faaliyetler, iyilik yaparak iyilerden olabilme yolunda bize çok güzel mesafeler aldıracaktır. Şunu da unutmayalım ki bu çalışmalar, arkadaşlarımızdan, komşularımızdan, ailelerimizden daha çok bize, kendimize katkı sağlayacaktır. Bakın arkadaşlar, Amerikalı bilim adamları 20 yıl süren bir araştırma neticesinde şu sonuca ulaşmışlar: İyilik yapan insanlar hem daha mutlu hem daha sağlıklı hem daha uzun ömürlü oluyorlar.
Aslında biz bu gerçeği Peygamber Efendimiz’in hadislerinde de görüyoruz. “Sadaka ömrü uzatır” hadisi tam da bize bu hususu anlatıyor öyle değil mi? Yani karşılık beklemeden, ihtiyaç sahibi birinin, ihtiyacını gidermek, problemini çözmek, insanın ömrüne bereket verir, diyor Peygamber Efendimiz. İşte daha huzurlu daha sağlıklı daha mutlu bir ömür yaşamak ömrün bereketi olmuş oluyor.
İyilerle olmak ve iyilik yapanlardan olabilmek temennisi ile