Milletler, öğretmene verdikleri değer kadar yükselmiş bu nispette ilerleme kaydetmişlerdir. Tarihimizin en şanlı dönemleri; öğretmenlerin, el üstünde tutulup, layık olduğu itibarı gördüğü dönemlerdir. Tarihimizdeki önemli simaları ve dönemleri zihnimizde canlandırdığımızda, tarihe mal olmuş eğitimciler de hayalimizde hemen beliriverir. Alpaslan akla geldiğinde Nizamülmülk, Fatih akla geldiğinde Akşemseddin, Yavuz akla geldiğinde de Zenbilli Ali belleğimizde canlanır. Tarih tekerrürden ibarettir anlayışı çerçevesinde günümüzde de benzer durum mevcuttur. Bugün ekonomisi iyi ve halkının refah seviyesi yüksek devletleri incelediğimizde, eğitim ve öğretmene verilen değer anlamında da benzer tablolara şahit oluruz.

İşte bu ülkelerden birini, eğitim alanındaki çalışmalarını incelemek üzere ziyaret ettiğimde, “Her şey bir öğretmenle başlar”, sözünün ve eğitime verdikleri önemi anımsatan farklı ifadelerin, serlevha şekilde her yerde karşıma çıkması çok dikkatimi çekmişti. Bu ifade, o ülkenin, eğitim alanında dolayısı ile de pek çok alanda elde ettiği gelişmişliğin arkasındaki önemli etkenlerden birinin, eğitime ve öğretmene verdiği değer olduğunu göstermektedir. Şu bir gerçektir ki; bu ve benzeri sözlerle anlatılan ruhun, toplumun tamamı tarafından içselleştirilmesi neticesinde eğitim çalışmalarından istenilen verimlik elde edilebilecektir. Bu başarılmadığı sürece; fiziksel, teknolojik vb. imkanlar bakımdan yapılan yatırımlar, hiçbir zaman tam olarak karşılık bulmayacaktır. Eğitime ve eğitimciye toplumun tüm kademelerinde atfedilen değerin, Yavuz ile Kemal Paşazade arasında yaşanan şu diyalogun arkasındaki anlayışa gelmesi, yarınlarımız için çok önem taşımaktadır:

Yavuz Sultan Selîm Han ve ordusu, Adana civarında şiddetli bir yağmura tutuldular. Her yer çamur deryâsı olmuştu. O sırada Selîm Han, devrin meşhûr âlimlerinden Kemâl Paşazâde ile yanyana at üstünde sohbet ederek gidiyorlardı. Birden Kemâl Paşazâde’nin atı ürktü ve ürken atın ayağından sıçrayan çamur, Yavuz’un üstünü baştanbaşa boyadı. Kemâl Paşazâde çok üzüldü. Rengi attı. Yavuz, O’na dönerek mütebessim bir çehre ile “Ulemânın atının ayağından sıçrayıp bizi boyayan çamur, bizim için şereftir, mübârektir. Bu çamurlu kaftanı, ben ölünce sandukamın üzerine kapatın!” buyurdu.

Şu bir hakikattir ki; hepimizin hayatında bir şeyler ya bir öğretmenle başlamış ya da bir öğretmenle başlayamamış nihayet bulmuştur. Hayatta ne yapabildiğimizi, neleri başarabildiğimizi düşündüğümüzde, bunu borçlu olduğumuz kişilerden biri de büyük oranda öğretmenimizdir. Yapılan araştırmalar bize şunu göstermektedir, bir öğretmen, meslek hayatı boyunca 3000 öğrenciye temas etmekte onların hayatlarına katkı sağlama fırsatını elde etmektedir. Bunun dolaylı etkilerini göz önüne aldığımızda, bir öğretmenin, on binin üzerinde insana rahatlıkla ulaşabilmesi mümkündür. Bu yaşayan bir öğretmen için ön görülen sayıdır. Bir de Mahir İz, Nurettin Topçu gibi hem hayatında aktif hem de dünyasını değiştirdikten sonra da etkisini devam ettiren öğretmenler söz konusu olduğunda bu tesir çok daha geniş bir alana yayılmış olmaktadır. Milletlerin ve kişilerin hayatında bu derecede tesir gücüne sahip meslek sayısı sınırlıdır.  Öğretmenliğin bu gücünün farkedilip, meslek mensuplarına gerekli saygı gösterildiğinde daha güzel yarınlar bizlerin olacaktır.

İnsanların ve toplumların hayatında bu denli öneme sahip bir mesleği icra etmek, eğitimcilere de mesuliyet yüklemektedir. Şunu unutmayalım; hiçbir eğitim sisteminin kalitesi öğretmenin kalitesini geçemez. Şartlar ne olursa olsun faydalı olmak isteyen bir öğretmen, bunun zeminini oluşturmayı başaracaktır. Bugün hepimizin idolü olan bir öğretmenimiz mutlaka vardır. Onun bizi etkilediği ve yetişmemize önemli katkılar sunduğu dönemleri zihnimizde canlandırdığımızda onların büyük imkanları sayesinde değil büyük yürekleri sayesinde bizlere tesir ettiklerini ve başarılarımıza katkı sunduklarını rahatlıkla görebiliriz. Hepimiz şunu çok iyi biliyoruz ki; doğru ve iyi eğitimi, büyük ve mükemmel binalar değil, büyük ve iyi insanlar verir. İnsan, insanın gölgesinde yetişir. Şahsiyeti, şahsiyet inşa eder. Şayet öğretmen açısından güçlü bir şahsiyet söz konusu ise imkanlar ne olursa olsun güçlü şahsiyete sahip öğrenciler de yetişecektir. Bunun için bizlerin, mesleğimizi icra ederken sahip olduğumuz bilinç, dikkat ve adanmışlık; öğrencilerimiz için bizlerin bireysel yolculuğumuz için ülkemizin ve insanlığın geleceği için çok büyük değer ve anlam ifade etmektedir.

Şartlar ne olursa olsun mesleğimizi bu bilinçle icra etmemiz, öğrencilerimizin ve insanlığın yarınları için çok farklı sonuçlar doğuracaktır.

İdris Topçuoğlu

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir